Yılın Son Toplantısı
ANKARA ARDEŞEN KÜLTÜR DERNEĞİ YÖNETİM KURULU YILIN SON TOPLANTISINI AİLELERİ İLE
ARDEŞENİ YAŞAYANLARI KISKANDIRACAK NOSTALJIK YEMEK İLE YAPTI
Yönetim kurulu olarak yılın sonuna yaklaştığımız bu günlerde ailelerimizle birlikte yemekli bir toplantı yapalım kararı aldığımızda her etkinliğimizde olduğu gibi tartışmalara başlandık. Evimizde (Ardeşenevi) yapalım bir aile ortamında olsun, evlerimizde yaptığımız yöresel yemekleri aparat olarak getirelim, fazla doyurucu olmasına gerek yok, ama mutlaka yöremiz ürünleri ile bir farklılık yaratalım, geçmişimizi, Ardeşenimizi konuşalım, yad edelim dedik ve kollar sıvadık.
2 Aralık 2019 akşamı Ardeşen evimizde 50 kişiye yakın kişi ile gecemizi yapıp yemeğimizi yedik.
Yemeğimizde ne vardı deme yerine, ne yoktu desek yeri olur.
Nostaljık olsun istedik ya, Ardeşenden gelen kabak ve yanında üzüm pekmezi, yeni ürün fındık ve ceviz, sıcak mısır ekmeği ve yanında olmazsa olmazı yoğurt, turşu kavurma, kaplama, prınçlı lahana, laz böreği, memleket mandalınası ve portakalı ve son iki önemli özlemimiz, bayram helvası ve ekşaşı… Daha ne olsun, biz doyumluk olsun kararı almışız ama her yönetim kurulu üyesi evinden, Ardeşenden getirtiği yiyeceklerle öyle bir özlem gidermişizki yemek sonunda karnımız doydu ama gözümüz doymadı desek yeridir.
Sormak gerekir, Ardeşen de yaşayan kaç ailenin aklına geliyor; fındığı kabukları ile kıracak fırında kavuracak, bal kabağı fırında pişirecek, yanına üzüm pekmezi ile yiyeceksin ve tüm aile toplanıp dünyanın çirkinliklerini değil güzelliklerini, geçmişimizi yad edip daha sıkı bir sevgi bağı oluşturacaksın.
Evet bunu biz başardık ve tüm dostlarımıza önerimiz, bu güzelliği mutlaka yaşayın, hayata ailelerimizle, dostlarımızla birlikte gülen gözlerimizle bakalım.
Yemeğimiz, yapılan anlamlı sohbetlerle gecenin 22,30 una kadar sürdü.
Peki ne yaptık, geçmişimizi konuştuk. Fıkra anlatılsın, yaşanmışlıklar anlatılsın dedik ve artık peş peşe bizleri kahkahalara boğan yaşanmışlıkları dinledik.
Anlatmak zor şey, herkes bunu yapamaz, aramızda çok iyi anlatanlar vardı, kimlerdi bunlar. Başta Yüksel Hacıosmanoğlu olmak üzere Reşat Karaoğlu, Ümit Saral ve İbrahim Tıryakı. Bir çok anı ve fıkra ile bizleri geçmişimize götürdüler. Karadeniz insanının ne kadar hazır cevap olduklarını, gerektiğinde hayatı nasıl tiye aldıklarını bir kez daha hatırlamış olduk.
Ve bir dehamızı Ferhat Süttluoğlu (namı değer Ferhat dayımız) yad ettik. Anlatımı ile yaşamış oldukları ile nasıl bir insan bu kadar kendisini diletebilir, nasıl bu kadar saygın olabilir, nasıl olurda anlattıklarının çoğu yaşanmamış olsada sahiden yaşanmışca dinlenebilir. Bir insan ancak Ferhat dayı olunca dinletebilir. Ölümünden sonra da kendi anlatımları dilden dile dolaşıp unutulmarımızdan olabilir.
Evet dedik ya çocuklarımızla, torunlarımızla biz bir aileyiz, henüz iki yaşlarında olan bir çocuğumuz, yemek öncesi boş tabağa kaşıkla tempo tutması, hanı bizim yemeğimiz derce sanki bizimle şakalaşıyordu.
Biz ce Hacıosmanoğlu ailesinin torunu aileye farklı bir mutluluk kattı onlara da keyfini çıkarmak kaldı.
Derneğimizin emektarları tüm servis yaptıktan sonra kendilerine ayırdıkları yerde yemeklerini yerken aslında verdikleri emekten dolayı yorulmadıklarını tam tersine keyif aldıklarını söylemeye gerek olmadığını fotoğraf karesinden görmek mümkün oluyordu.
Derneğimizin ablası Elmas Bayraktutan-Çakıroğlu ablamızın her etkinliğimizde yaptığı bayram helvası, yanında elinde kabağı, pekmezi, fındığı ile poz vermesi hoş bir anı kalırken,
Derneğimizin diğer ablası Güler Mısır ablamızın yapmış olduğu Ekşaşi,
Kardeşimiz Gülhan Dalbastı’nın yaptığı mısır ekmeği, pirinçli lahana yemekleri,
Diğer emektarlarımız Engin arkadaşımızın deyimi ile kontesimiz sevgili ablamız Ayten Üstoğlu, Elif Koçoğlu ve Yüksel Hacıosmanoğlu…
Tümünüze sonsuz teşekkürler.
Bir teşekkür borcumuz da Ardeşen den bizlere fındık ve cevizi yollayan, Dursun Ali Dalbastı ve ben kabağın iyisini seçerim deyip Salı pazarına giderek köylü emekçilerimizden kabağı ve toplattırdığı mandalinayı, portakalı yollayan Erdoğan Nebioğlu’na teşekkür ediyoruz, iyi ki varsınız.
Son teşekkürümüz, derneğimizin emektarı Turan Berberoğlu’na tüm ısrarımıza rağmen çay bardağını her defasında değiştirmeyelim, çaydanlığa çayı doldurup o şekilde servis yapalım dememize rağmen, yok olmaz der ve her seferinde yeni bardakta çay servisi yapar. Bu nasıl bir nezaket, bu nasıl bir zerafet! Kocaman teşekkürler Turan kardeşimize.
Yönetim kurulu Başkan yardımcımız Engin Dalbastı geceyi nasıl düzenlediğimizi anlatıp katkı koyanlara teşekkür ederken eşini unutması salondan uyarı geldiğinde “O benim kıymetlim onu en son söyleyecektim” der, tüm katılımcıların alkışını alırken Karadenizlilerin kanına bakışının güzel bir örneğini de sergilemiş oluyordu.
Dernek başkanımız Ahmet Üstoğlu yaptığı konuşmada,
Bizi doğduğumuzdan beri kovalayan biri var, zaman bizi izliyor, doğduğumuz günden beri yokuş aşağıya itmeye çalışıyor. Buna ağlayacak mıyız? Hayır, dünyanın güzelliklerini yaşamaya çalışacağız.
Bu akşamı, Ardeşen’i anımsayacak şekilde, aidiyet duygusu ile yaşamak istedik.
Bazı insanlar kendisi için çalışır buna saygı duyarız. Bazı insanlar ise bireysel çıkar olmadan toplum için çalışırlar.
Ben sizden daha çok güneşin doğuşunu izledim! Her güneşin doğuşu müthiş bir nimettir. Toplum adına yaptığımız, bireysel çıkar düşünmeden yapılan fedakârlıklar en güzel çizgiyi, en güzel manzarayı oluştururlar.
Derneğimiz toplum adına Ardeşen, Ardeşen’lilik adına elinden geleni yapıyor. Önemli etkinlikler yapıyor. Yöresel dernekler içerisinde seçkin bir dernek olarak gösteriliyor.
Yaşamımızdan önemli bir yıl, önemli bir yaprak daha geride kaldı. Sizinle çalışmak keyiflerin en güzellerinden biridir. Siz harika insanlar sevdiklerinizle, ailenizle birlikte sağlık içinde, barış içinde, birlik içinde, gönül huzuru ile ağız tadı ile nice yıllara diyorum. Hepinizin elini sıkıyorum.
Dedi ve salonu Ardeşen’i geçmişimizi yaşamaya başladık.
Buraya bir not düşmemiz gerekir. Dernek başkanımızın “Ben sizden daha çok güneşin doğuşunu izledim” cümleyi söylerken Ayten ablamızın eşine hüzünlü bir şekilde bakışını görmek gerekirdi. Deklanşörümüz de bunu yakalayamadık, ancak kameramızda bu bakışı yakaladık. Kim bilir Ayten ablamız hangi dünyalara gitmiş, neler düşünmüş ve anlamlı bakışı ile bunu ifade etmişti. Ne düşündü ise güzeli düşünmüştür ablamız.
Sağlıklı nice yıllara dileklerimizle…
ARDEŞEN KÜLTÜR DERNEĞİ
YÖNETİM KURULU
...
2019-12-21