Kuruluş Ve Kurtuluş Günü

“KURULUŞ VE KURTULUŞ GÜNÜ”
Mart ayının 1 ve 10. günleri Ardeşen ilçesi için çok önemli iki günüdür...
1 Mart 1953 yılı Ardeşen’in ilçesinin doğum günü, 10 Mart 1918 yılı ise işgalden kurtuluş günü...
Ardeşen’in doğum gününe tanıklık yapan siyah-beyaz fotoğraf, Cumhuriyet Caddesi’nde çekilmiş...1 Mart 1953 yılına ait siyah-beyaz fotoğraf, bölgemizin yetiştirdiği önemli şahsiyetlerden biri olan emekli öğretmen Ali ÇEVİK tarafın çekilerek, günümüze kadar gelmiştir...
Yukarıda paylaştığımız tarihi fotoğraf, Cumhuriyet Caddesi üzerinde bulunan Melekoğlu ve Kibaroğlu ailelerine ait işyerlerinin önünde çekilmiştir...
Ardeşen 1916 yılında Ruslar tarafından işgal edilmiş ve 1918 yılında ise işgalden kurtulmuştur...
Ardeşen, 1 Mart 1953 yılına kadar, 10 Mart Kurtuluş gününü Pazar ilçesiyle birlikte Bucak merkezi olarak kutlamıştır...
Osmanlı Devleti’nde Lazistan Sancağında yer alan Ardeşen, 29 Ekim 1923’de Rize iline bağlanmıştır. Pazar ilçesinin Bucak merkezi olan Ardeşen, 1 Mart 1953 yılında ilçe statüsüne kavuşmuştur...
Doğum ve Kurtuluş Günün kutlu olsun…
Ardeşen’in tarihiyle ilgili gelecek nesillere doğru bilgi aktarılabilmesi için, bölgemizin yetiştirdiği Tarihçi Ergün KONAKÇI’nın görüşlerine başvurduk...
KONAKÇI, Ardeşen’in tarihinin doğru yazılmadığına dikkat çekerek, “Art’aşeni” adının ilk olarak Yavuz Sultan Selim tarafından adlandırılmadığını, Art’aşeni, ilk olarak kuruluşu MÖ 11. Yüzyıla dayanan Lazların antik dönemdeki devletleri olan Kolhida devletine bağlı olduğunu ve Doğu Karadeniz’de Kolha (Kolhida) isimli bir ülkenin varlığından söz eden en eski yazılı belge MÖ 764 yılında Urartu kralı olan II.Sarduri’nin dönemine ait kitabe olduğunu söyledi...
Ardışen sözcüğü zamanla halk dilinde Ardeşen olarak yerleşti şeklindeki rivayetlerin Osmanlı kaynaklarında bir karşılığı olmadığını hatırlatan KONAKÇI, “Art’aşeni” ismi, bölgenin Osmanlı iradesine girmeden çok önce de vardı. Art’aşeni, bölgenin yerlileri olan Lazların çok eski tarihlerinden itibaren yerleşim alanıdır. İlçe yerleşimi, bugünkünden farklı olarak yoğunluğun köylerde olduğu, Ardeşen ilçe merkezinin küçük bir mahalle şeklinde bulunduğu anlaşılıyor. Art’aşeni, ilk olarak kuruluşu MÖ 11. Yüzyıla dayanan Lazların antik dönemindeki de letleri olan Kolhida devletine bağlıydı...
Doğu Karadeniz’de Kolha (Kolhida) isimli bir ülkenin varlığından söz eden en eski yazılı belge MÖ 764 yılında Urartu kralı olan II.Sarduri’nin dönemine ait kitabedir. Bu kitabede, Kral II. Sarduri’nin seferleri anlatılırken, kuzeydeki “Kulha” isimli bir ülkeden ve “Kulha” halkından da bahsedilir. Urartu dili ve tarihi uzmanları, bahsi geçen bu ülkenin, antik batı kaynaklarında da ismi benzer şekilde geçen, Doğu Karadeniz’deki “Kolha ülkesi” olduğu konusunda hemfikirdirler. Aynı yüzyılda yaşamış olduğu varsayılan Yunan ozanı Eumelos’un, günümüze ulaşan dizelerinde de “Kolhis” ülkesinden bahsediliyor olması, eski Yunanların da Kolha ülkesinin varlığından haberdar olduklarına işaret etmektedir. Pers imparatoru II.Kuruş'un MÖ 546 yılında gerçekleştirdiği Lidya seferinden bahseden ve o dönemlerde yaşayan kralların sahip oldukları zenginliklere değinen Plinius, bu zengin krallar arasında Kolha ülkesinin Saulak isimli kralına da yer vermiştir.” İfadesini kullandı…
KONAKÇI, Ardeşe’in (Art’eşeni) tarihiyle ilgili bilgi ve belgeleri kaynaklarıyla birlikte özet olarak şu şekilde aktardı;Roma imparatorluğunun Kapadokya valisi olan Arrianus, MS 130’lu yılların başında gerçekleştirdiği Karadeniz seyahati ile ilgili olarak, İmparator Hadrianus’a hitaben bir rapor yazmıştır. Bur aporunda Lazlardan ve yaşadıkları coğrafyadan bahseder.Batlamyus,150 yıllarında yazdığı eserde antik çağlardan beri batılı kaynaklarda “Kolhis” olarak isimlendirilen Doğu Karadeniz sahillerini üç ayrı bölüm olarak ele alır.Pacatus tarafından yazılan ve MS 389 yılına tarihlenen bir eserdeeserde, Kolha ülkesinin, Roma impraratorluğundan ayrı bağımsız bir ülke olduğu vurgulanmaktadır. Tarihçi Menander,420 yılında yazdığı tarihi yazıda Lazlardan ve Lazika devletinden bahsetmiştir.MS 456 yılına doğru, Bizanslıların Lazlara karşı ikinci bir saldırının hazırlıkları içerisinde olduklarını bildiren Priskus’a göre, o sıralarda, düzenlenecek olan bu seferle ilgili planlar müzakere edilmektedir. İlk saldırının zamanı ve sonuçları ile ilgili kayıtlar günümüze ulaşmamıştır. Ancak, Bizanslıların bu sefer sırasında izlenecek rota konusundaki tereddütleri; bir önceki seferde önemli sorunlarla karşılaşıldığı izlenimini vermektedir. Doğu Karadeniz’in bu yıllarına ilişkin olarak, Antakyalı Joannes tarafından günümüze ulaştırılan, bir başka ayrıntıda, 470’li yıllara aittir. Bu bilgiye göre, Trabzon civarındaki Tzaniler, Romalılara büyük zararlar vermişler ve İmparator Leo da bunun üzerine bölgeye bir destek kuvvet göndermiştir.519'da Cassiodorus tarafından yazıldığı ve sonraki yıllarda Jordanes tarafından yayınlandığı bilinen “Goth Tarihi” adlı eserde, Kafkas dağlarının doruklarında yer alan ve “Kaspian kapıları” olarak adlandırılan geçitlerin, Lazların kontrolü altında olduğu bildirilmektedir.522 yılında Lazika kralı Zamnaz’ın ölümü üzerine, Laz geleneklerine göre yerine büyük oğlu I.Tzat' kral olmuş, ancak İranlılar onun krallığını tanımamışlardı. Bizans tarihçisi Malalas bu olayla ilgili gelişmeleri, Bizans resmi bakış açısıyla aktarmaktadır;Prokopius, 550’lerin ilk yıllarına ait gelişmeleri aktardığı, sekizinci kitabının büyük kısmını da, Doğu Karadeniz’e ve Lazika savaşlarına ayırmıştır. Bu kitabının ilk bölümlerinden biri, muhtemelen, gemi ile Lazika’ya doğru giderken, sahil boyunca tuttuğu notlara dayanmaktadır.Agathias, Bizans sarayının resmi tarihçisi 555 yıllarında yazdığı tarihi eserde Lazlardan ve Lazların tarihi devleti Lazika hakkında bilgi vermiştir. Kolhida devletinden, daha sonra kurulan Lazıka devletlerinden ve Lazlardan, ilk çağ eski Yunan, Roma İmparatorluğu, Pers İmparatorluğu, Bizans Devleti gibi ilkçağ tarih ve coğrafyacıları tarafından yazılmış çeşitli tarihi kaynaklarda bahsedilir.Milattan sonra 1.yüzyıla kadar Kolhida devletinin sınırları içinde kalan ilçe, bu devletin yıkılmasıyla, ardından kurulan ikinci tarihi Laz devleti olan Lazıka devletine bağlanmıştır. 7. yüzyılda Lazika Krallığının yok olması ile kısa bir süre Abhazlara daha sonrada Gürcü egemenliğine girmiştir. 1204 yılında bu günkü Pazar’(At’ina) dan Batum’akadar uzanan bir çeşit özerk bir yönetim kurulmuş (Laz Theması), Ardeşen’de bu özerk yönetimin içinde yer almıştır.İlçe, Yavuz Sultan Selim’in şehzadeliği zamanında Trabzon valiliği yaptığı dönemde, 1508 yılında çıktığı Kutais seferinden sonra Osmanlı kuvvetleri ve Laz derebeyleri arasında yapılan savaş sonunda kesin olarak Osmanlı devletine bağlanmıştır.İlçenin Osmanlı devletinin denetimine girmesi ile ilgili Fatih Sultan Mehmet’in 1461′ de Trabzon Rum devletini ortadan kaldırmasıyla Osmanlı devletine katıldığı şeklindeki yaygın bilgi doğru bir bilgi değildir çünkü Art’aşeni bu zamanda zaten Trabzon Rum devleti sınırları içerisinde yer almıyordu ve Fatih Sultan Mehmet bu günkü At’ina (Pazar)’a kadar olan yerleri Osmanlı devletine sınırlarına katmıştır, ilçenin kesin olarak Osmanlı sınırlarına katılması Yavuz Sultan Selim’in şehzadeliği zamanında Trabzon valiliği yaptığı dönemde, 1508 yılında Gürcüler üzerine çıktığı Kutais seferinden sonradır.Ardeşen 1916 yılında Ruslar tarafından işgal edilmiş ve 1918 yılında ise kurtulmuştur. 10 Mart İlçenin Kurtuluş Günü olarak kutlanır. Osmanlı Devleti’nde Lazistan sancağında yer alan Ardeşen ,29 Ekim 1923’te Rize iline bağlanmış, önceleri Pazar ilçesinin bucak merkezi, 1 Mart 1953 tarihinde de İlçe olmuştur. Kaynaklar: Ahmet Mican Zehiroğlu (2000). Antik Çağlarda Doğu Karadeniz. İstanbul: Çivi Yazıları Yayınevi. Ali Taşpınar (2004). Rize Tarihi. Rize: Gençlik Kitabevi. Ali İhsan Aksamaz (2000,). Dil-Tarih-Kültür ve Gelenekleriyle Lazlar.